Suça sürüklenen çocuk sayısı 202 bini aştı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileri, ülkede suça sürüklenen çocuk sayısındaki endişe verici artışı gözler önüne serdi. Yalnızca 2024 yılında 202 bin 785 çocuk, suç işlediği iddiasıyla güvenlik birimlerine getirildi; bu, bir önceki yıla göre yüzde 13’lük bir artış demek. Çocukların karıştığı suçların başında yaralama (%40.4), hırsızlık (%16.6) ve uyuşturucu (%8.2) geliyor.

OKULDAN KOPAN ÇOCUKLAR, ÇETELERİN HEDEFİ

Cumhuriyet’in haberine göre uzmanlar, suç oranındaki bu yükselişin temel nedeninin sosyal ve ekonomik sorunlar olduğunu belirtiyor. Eğitim Reformu Girişimi verilerine göre, zorunlu eğitim çağında olup okula gitmeyen çocuk sayısı 611 bin 612. Bu çocukların üçte ikisi, yani çetelerin hedefindeki 14–17 yaş aralığında bulunuyor.

ÖRGÜTLER ÇOCUKLARI ‘TETİKÇİ’ OLARAK KULLANIYOR

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü “Daltonlar” soruşturmasına ait iddianameler, organize suç örgütlerinin çocukları nasıl araçsallaştırdığını ortaya koydu. Savcılığa göre, örgüt lideri Barış Boyun, ceza indiriminden yararlanabilecek yaşta çocukları (16-17 yaş) tetikçi, kurye ve gözcü olarak kullandı.

• Tehditler ve Eylemler: Mağdurlara gönderilen mesajlarda, “Biz Barış Boyun grubuyuz… Beş milyon lira vermezsen seni keleşle koparırım” gibi tehditler yer aldı. Tutuklanan sanıklar arasında 16-17 yaşındaki çocuklar bulunurken, avukat Serdar Öktem cinayeti davasında da tutuklanan dokuz kişiden ikisi çocuk çıktı.

Güvenlik kaynakları, örgütlerin, çocukların daha az ceza alacağı inancıyla onları “kuryelikten tetikçiliğe geçiş” sürecinde öne sürdüğünü belirtiyor.

YARGI PAKETİ VE ÇOCUK HAKLARI SAVUNUCULARININ UYARISI

Hükümet, 11. Yargı Paketi’yle 15–18 yaş grubunda işlenen ağır suçlarda yaş indiriminin kaldırılmasını planlıyor. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Ceza indiriminden yararlanma dönemi bitiyor” dese de, çocuk hakları savunucuları uyarılarda bulunuyor:

“Sorun cezalar değil, çocukları suça iten koşullar. Çocuk yoksulsa, okulsuzsa, yalnızsa yeniden suça sürüklenir.”

Rapor, eğitim, adalet ve sosyal hizmet kurumları arasındaki kopukluğun, çocukları koruyacak sosyal ağları yok ettiğini gösteriyor.