Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Savaş Songur

Heyet-İ Nasiha’dan Büyük Ortadoğu Projesi’ne: Emperyalist Paradigmalar

Heyet-İ Nasiha’dan Büyük Ortadoğu Projesi’ne: Emperyalist Paradigmalar
Tarih yalnızca düz satırlara yazılmaz; satır aralarında saklı niyetleri, ihanetleri ve milletlerin kaderini tayin eden kararları da taşır. Bugün Ortadoğu coğrafyasında yaşananlar, yüz yıl öncesinin Sevr paçavrasında çizilmiş haritaların güncellenmiş suretidir. Heyet-i Nasiha’nın İstanbul sokaklarında “Padişahım çok yaşa” nidalarıyla yaptığı propaganda nasıl Anadolu’nun işgalini perdeledi ise, bugün de bitti denilen ama başka bir versiyonu ile tekrar yürürlükte.
Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) projesi coğrafyamız yeni bir kuşatma altına alınmaktadır. Bu yazıda, Osmanlı’nın son dönemindeki Heyet-i Nasiha uygulaması ile 21. yüzyılda emperyalist aklın bölgeye dayattığı BOP düzeni arasındaki tarihî, sosyopolitik ve stratejik benzerlikleri ortaya koyacağız. Dahası, günümüz siyasî aktörlerinin bu düzenin neresinde durduğuna işaret etmeye tarihin açık açık gerçekleşmiş satırları vasıtası ile analiz edeceğiz.

Osmanlı’nın Çöküş Döneminde Heyet-i Nasiha: Propagandanın Derin Yüzü

Nasihat Heyetlerinin Kuruluş Amacı ve Tarihî Bağlam

Mondros Mütarekesi (30 Ekim 1918) sonrasında Osmanlı Devleti, işgal devletlerinin baskısı ve halkın direniş eğilimi arasında sıkışmıştı. İttihat ve Terakki iktidarının bıraktığı enkaz, halkta derin hoşnutsuzluk yaratırken, İstanbul Hükümeti çözümü Heyet-i Nasiha adı verilen gezici nasihat heyetlerinde buldu. Bu heyet kimler yoktu ki. Şehzadeler, devlet erkanının tanınmış simaları, papazlar, müftüler hep beraber halka nasihat etmek için yola koyuldular.   Vilayet vilayet dolaşıp halkı “padişaha sadakat” yemini ettirmeye, işgallerin “geçici” olduğunu anlatmaya, Paris’te Barış Konferansının Toplandığını mutlaka iyi sonuçlar alınacağını göstermeye ve halkın millî mücadele eğilimini bastırmaya çalıştılar.

Damat Ferit ve İşgalci Güçlerin İşbirliği

Sadrazam Damat Ferit Paşa, Amiral Webb başta olmak üzere işgal kuvvetlerinin temsilcileriyle sık sık görüşerek, nasihat heyetlerine destek istedi. Heyette kimlerin olacağından, neler söyleneceğinden, heyet üyelerinden önce işgal misyonun yetkililerinin haberleri vardı. Ancak vatandaşlar için hikaye farklı idi. Heyetlerin faaliyetleri gazete haberleri ve dış basın üzerinden yoğun bir propaganda ile süslendi. Halktan kopuk solan gösteriler şeklinde, halkın gerçek sorunlarına çözüm üretmeyi bir yana bırakın dinlemeye bile tenezzül etmeyen toplantılarda sadece nutuklar atmayı yeğlediler.

Heyet-i Nasiha’nın Halk Nezdindeki Etkisi ve Tepkiler

Anadolu halkı için Heyet-i Nasiha, işgale karşı direnişi geciktiren, teslimiyetin simgesi bir organizasyona dönüştü. Erzurum ve Sivas Kongreleri gibi millî mücadele organizasyonları, bu heyetlerin başarısızlığının ardından halkın kaderini kendi ellerine alma kararlılığıyla doğdu. Heyet-i Nasiha’nın ardında bıraktığı en büyük miras, teslimiyetin Anadolu’da nasıl bir direnişe dönüştüğünün belgesidir.

Nasihat Heyetleri ve Millî Mücadele Kongrelerinin Başlangıcı

Heyetlerin faaliyetleri esnasında Paris konferansının uzaması, Sevr’in dayatılması, Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşlarının halk nezdinde daha meşru ve umut verici bir alternatif haline gelmesine zemin hazırladı. Her gittikleri şehirde aynı protokol, aynı slogan, aynı göstermelik coşku… İşte bu tekrar eden basmakalıp şovlar, Anadolu insanını harekete geçiren itici güç oldu.

Büyük Ortadoğu Projesi (BOP): Yeni Nesil Nasihat Heyetleri ve Bölgesel Kuşatma

BOP’un Tanımı ve Ortadoğu Coğrafyası Üzerindeki Hedefleri

Büyük Ortadoğu Projesi, 2000’li yılların başında ABD ve müttefikleri tarafından Ortadoğu ve Kuzey Afrika’nın sınırlarını, yönetim yapılarını ve toplumlarını yeniden dizayn etme projesidir. Projenin amacı; sözde demokrasi, insan hakları ve liberal ekonomi vaatleriyle bölgeyi şekillendirirken, aslında petrol, su yolları ve enerji hatları üzerinde küresel kontrol sağlamaktır. Neoconların ilk testlerini Demirperdenin dağılması, Berlin duvarının yıkılması sırasında yaptıkları ardından da adım adım uyguladıkları, uygularken de küçük isim değişiklikleri, aktör değişiklikleri, yaptıkları projedir.

Siyasi Yapılar ve Paravan Partiler Üzerinden Kontrol

Tıpkı Osmanlı’da Heyet-i Nasiha’nın Anadolu’ya “sukunet nutukları” atması gibi, günümüzde de Ortadoğu’daki sözde bağımsız hükümetler ve paravan partiler, emperyalist düzenin bölgesel sözcüsü olarak hareket ediyorlar. Türkiye’de terör örgütleriyle doğrudan ya da dolaylı bağlantılı siyasal yapılar, tıpkı geçmişin “işbirlikçi basını” gibi, halkı manipüle eden açıklamalar ve barış maskesi altında bölünme senaryoları servis etmektedir.

15 Temmuz ve BOP’un Kırılma Noktasından Sadece Biri

15 Temmuz hain darbe girişimi, BOP’un Türkiye ayağındaki en büyük hamlesiydi. FETÖ ve PKK gibi yapılanmalar dış güçlerin bölgedeki kuklalarıydı. O gece milletimizin direnişi, tıpkı 1919’da Erzurum’da, Sivas’ta, Amasya’da olduğu gibi “Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir” kararlılığıyla cevap verdi. Ancak BOP Türkiye için sadece 15 Temmuz’la mı sınırlı bir daha bakmak iyi bakmak lazım. Elbette gün akmaya devam ettiği için tarih gibi görünmüyor. Ancak tarih yazılıyor. Yarının tarihinde 15 temmuz ve BOP aynı satırlar içinde yazılacaktır.

BOP’un Ortadoğu’daki Yeni Paradigması ve Bölgesel Tehditler

Bugün İran, Irak, Suriye, Filistin, Yemen ve Lübnan’da yaşananlar, BOP’un bölgedeki yeni paradigmasını temsil ediyor. Artan etnik milliyetçi akımlar. Batı ve Özellikle ABD’de maşa olarak kullanılmak üzere daha fazla körükleniyor. İsrail’in güvenliği için emperyalist kartlara yeni kartlar eklemleniyor. Güçsüzleştirilen devlet yapıları, mezhep savaşları ve terör örgütlerinin güçlendirilmesi, isim ve şekil değiştirmeleri sosyolojik yapıları, sosyopolitik ve siyasi söylemleri temelden sarsıyor. Hepsi, tıpkı yüz yıl önceki ajanların cirit atıp her bir olay için majestelerine yazdıkları raporlara benziyor. Türkiye’miz için nasıl yüz yıl önce Sevr masasında bir şeyler şekillendirilirken Heyet-i Nasiha propagandaları halka “bize güvenin bir bildiğimiz var, sükûnet içinde olun” denildiyse bu gün de o planlarının dijital çağdaki yeni versiyonudur.

Tarihten Ders Alacaksak Eğer

Sevr Antlaşması ve Büyük Ortadoğu Projesi. İkisi de de aynı zihniyetin farklı asırlardaki yansımalarıdır. Her dönemde işbirlikçi yönetimler, propaganda araçları ve kukla örgütler devreye sokulmuş; millet ise her defasında kendi kaderini kendi elleriyle çizmiştir. Bugün de aynı oyun sahnede, ancak oyuncular farklı. Söylemler farklı. Bize birisi nasihat ediyor da. Ardından nasıl bir anlaşma çıkacak merak ediyorum. BOP’UN neticesini biz yaşayacağız. Tarihini torunlarımız yazacak.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER