Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Savaş Songur

Gazze’de Sadece İnsanlar Değil, Hafızalar da Katlediliyor!

Tarihin Karanlık Odalarında Bir Direniş Hikâyesi: Gazze

Arşivler yalnızca geçmişin değil, geleceğin de anahtarıdır. Ne yazık ki bu anahtar, tarih boyunca güç sahipleri tarafından gizlenmiş, çarpıtılmış ya da yok edilmiştir. Bunun örneklerini tarihin karanlık sayfalarında sıkça görmek mümkün.
İngilizler, Fransızlar, İspanyollar, Portekizliler, Almanlar sömürge ülkelerinin arşivlerini hala ellerinde tutuyorlar. Üstelik siz korumazdınız. Biz koruyoruz gibi aymazlıklarına da devam ediyorlar.

ABD, Irak arşivlerini propaganda aracı olarak kullandı.
Bugün ise İsrail, Gazze’de işlediği insanlık suçlarının izlerini silmek için haber alma özgürlüğünü engelliyor, belgelere erişimi kısıtlıyor. Naziler, soykırım belgelerini imha ederek suçlarını örtbas etmeye çalıştı. Nazilerden öğrenen Siyonistler kat be kat beterini yapıyorlar. Naziler utanmıştı. Bunlar utanmıyorlar da.
Gazze’de yaşananlar, bu karanlık geleneğin devamı niteliğinde. İsrail’in uyguladığı askeri sansür, gazetecilerin tutuklanması ve arşivlerin / enformasyonun kasıtlı olarak karartılması; tıpkı Nazilerin yaptıkları gibi, tarihin en ağır suçlarını saklamaya yönelik bir girişimdir.

Filistin: Hafızanın İşgali

Filistin halkı, sadece topraklarını değil, tarihini ve hafızasını da kaybetme tehdidiyle karşı karşıya. Bebekler ölüyor. Kanıtlarını yok etmeye çalışıyorlar. Kadınlar ölüyor. Kanıtlarını yok etmeye çalışıyorlar. Masum siviller ölüyor delilleri karartmaya çalışıyorlar. Hastaneler bombalanıyor, doktorlar gözaltına alınıyor suçlarını ört bas ediyorlar Şehir yok oluyor. İnsanlık yok oluyor. Geriye üç beş zar zor çekilmiş görüntüler. Enkazlar artık ne kadar delil olacaksa vicdanı olanların yüreğini sızlatacak tek delil onlar kalacak. Soykırım belgeleri için.

İsrail’in Gazze’deki saldırıları sırasında:

  • Hastane kayıtları, şehit isim listeleri ve görüntü arşivleri sistematik olarak hedef alınıyor.
  • Uluslararası gazetecilerin bölgeye girişi engellenerek, yaşanan katliamların belgelenmesi önleniyor.
  • Sosyal medya hesapları sansürleniyor, gerçekler “dezenformasyon” bahanesiyle görünmez kılınıyor.

Oysa bir halkın hafızası, toprağı kadar kutsaldır. Gazze’de bir çocuğun son nefesini verdiği anın fotoğrafı, bir hastane kaydındaki isim veya bir caminin yıkılışının videosu, insanlığın ortak vicdanına kaydedilmeli. Nasıl ki Holokost belgeleri Nazi zulmünü dünyaya gösterdiyse, Filistin’in arşivleri de bu zulmü tarihin derinliklerinden çekip çıkarmalı. Tarih intikamını alacak ve Siyonist soykırım yeryüzüne çıkacaktır.

Gazzelilerde Arşivleri de Ait Olduğu Toprakta Kalmalı?

Kimlik ve Direnişin Kaydı:
Filistin arşivleri, işgale rağmen ayakta durma mücadelesinin canlı tanığıdır. Bu belgelerin İsrail depolarında tutulması, bir halkın hafızasını rehin almaktır.
Adaletin Temeli:
Gazze’deki katliamların delilleri, ancak bağımsız kurumların erişimiyle uluslararası mahkemelerde kullanılabilir. Bugün İsrail’in engellemeleri, cezasızlık kültürünü besliyor.
Kültürel Mirasın Korunması:
Osmanlı arşivlerinde Filistin’e dair binlerce belge mevcut. Türkiye, bu mirası sadece korumakla kalmamalı, aynı zamanda Filistin’in kayıp hafızasını tamamlamak için aktif çaba göstermelidir.

Bu üç temel nedenden dolayı diyorum ki;

Türkiye’nin Sorumluluğu: Bir Arşivcinin Çağrısı

Bir Türk ve Müslüman arşivci olarak, bu toprakların her belgesinin kıymetini biliyorum. Osmanlı’nın vakıf kayıtlarından Cumhuriyet’in diplomasi belgelerine kadar her şey, bizim hafızamız. Filistin için de aynı sorumluluğu taşımalıyız. Filistinlilerin canlarını korumak için kimin elinden ne geliyorsa, bu soykırımı tespit ve tescil ettirip Siyonistleri mahkum ettirecek her bir delili korumak için aynı hassasiyeti göstermeli.
Türk Arşivlerinin Gücü:
Osmanlı dönemine ait Filistin belgeleri, İsrail’in tarih çarpıtmalarına karşı en güçlü savunmamızdır. Bu konudaki yayınlara daha fazla yer verilmeli. Bu belgelere güncel belgeler de eklenmeli. Tiyatro, sanat sinema gibi diğer kültürel unsurlarla bu hafıza daha kullanışlı hale gelmeli.
Uluslararası İş Birliği:
Trump’a deve yükü ile para verenler tarihi vebalden kurtulmak için bu konuda artık başlarını kuma sokmaktan vaz geçmeli. Guya medeni Avrupa ülkeleri localarından meseleyi seyretmek yerine Bosna’da yapamadıklarını, Doğu Türkistan’da yapamadıklarını bari burada yapmalı.
Yerel Hafızanın Desteklenmesi:
Ve biz. Gazze’deki her bir arşivlik belgede Filistinlilere profesyonel destek sunmalıyız. “Güvenli Saklama” konusunda destek vermeliyiz. Yoksa Irak arşivi gibi yağmalanıp, siyonist hezeyanla Filistinliler aleyhlerine kullanmalarına müsaade etmemeliyiz.

Çözüm: Hakikati Toprağa Geri Vermek

  • BM İnceleme Komisyonları: İsrail’in engellemelerine rağmen, Gazze’deki savaş suçlarını belgelemek için bağımsız komisyonlar kurulmalı. Bu arşivler o komisyonda alt yapı olmalı.
  • Dijital Direniş: Filistinli aktivistlerin sosyal medyada paylaştığı görüntüler, anonim blockchain arşivleriyle kalıcı hale getirilmeli. Görüntü karartmalar, arama motorlarında sorgu engeline takılmaları, SM’lerde kasıtlı olarak sansürlerden korunması sağlanmalı.
  • Türkiye’nin Liderliği: Devlet Arşivleri Başkanlığı ve STK’lar bu konuda artık inisiyatif almalı.

Son Söz

Ey insanlık! Unutma ki Gazze’de düşen her bombayla bir çocuğun kaydı da yok ediliyor. Tarih, galiplerin değil, hakikatin kaydıdır. Bir arşivci olarak söylüyorum ki: Filistin’in belgeleri, her bir beğin cansız bedeni kadar haykırmakta. Duyan kulaklar için. Biz Denizden toprağı , Bir belgeden Arşiv yığınına kadar kadar özgür olana dek susmayacağız.
Hafızanın Nöbetçisi:
“Bir belgeyi yok etmek, bir çığlığı susturmaktır. Peki ya siz, çığlığınızın karanlıkta kaybolmasını ister miydiniz?” Gazze’de her gün bir çığlık susuyor, bir delil yok ediliyor.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER